8 Ocak 2015 Perşembe

Film & Kitap Yorumu: Uyumsuz | Veronica Roth

Kitap Adı: Uyumsuz
Özgün Adı: Divergent
Yazar: Veronica Roth
Tür: Genç Yetişkin, Distopya, Fantastik
Seri: Divergent #1
Çevirmen: Uğur Mehter
Yayıncı: Artemis
Sayfa: 507

Beatrice Prior'ın Chicago'sunda toplum, her biri belli bir erdemi yaşatmaya adanmış beş topluluğa bölünmüş durumda. Dürüstlük, Fedakarlık, Cesurluk, Dostluk ve Bilgelik. 

Her yıl, belli bir günde bütün on altı yaşındakiler, hayatlarının geri kalanında birlikte yaşayacakları grubu seçmek zorunda. 

Beatrice, hem ailesiyle kalmak, hem de kendi benliğini bulmak istiyor ama ikisini birden seçemez. 

Bu nedenle kendisi dahil, herkesi şaşırtan bir seçim yapıyor.

Genç yazar Veronica Roth heyecanlı seçimler, kalp kıran ihanetler, kan donduran sonuçlar ve beklenmedik aşklarla dolu karanlık bir geleceği anlatan gerilim serisinin ilk kitabıyla edebiyat sahnesine çıkıyor!


Şu yazıyı yazarken ciddi manada içim kan ağlıyor. Kitabı bitirir bitirmez filmi izlemek gibi bir hata yaptım ve üstüne bir de üçüncü kitaptan öyle bir spoiler yedim ki... Düşündükçe ağlayasım geliyor.

Kitap bana göre sonu hariç mükemmeldi. Four... Tris... Okurken içimden sevinç nidaları attım. "İşte bu be! Sonunda kendime yeni bir Rose&Dimitri buldum!" Dövüşebilen, erkeklerin ağzını burnunu kırabilen kadın karakterlere resmen tapıyorum. Tris de bunlardan biriydi.

Beatrice, beş topluluktan oluşan bir dünyada yaşıyor. Bunlar; Dürüstlük, Fedakarlık, Cesurluk, Bilgelik ve Dostluk. Her birey, on altı yaşına geldiğinde kendisine uygun olanı, ait olduğunu düşündüğü topluluğu seçiyor ve hayatına kararı doğrultusunda devam ediyor. Seçimden önce karar vermelerine yardımcı olmak adına bir teste tabi tutuluyorlar. Beatrice bir Fedakar olarak doğuyor ama hiçbir zaman kendini yaşadığı topluluk için yeterli bulmuyor. Onlardan farklı olduğunu düşünerek, kişiliğine en yakın gördüğü topluluğu, yani Cesurları seçiyor. Bu noktadan sonra ona, Beatrice yerine Tris diyoruz.


Yazarın betimlemeleri, o dünyayı anlatışı çok güzeldi. Kitap bitene kadar resmen gerçek dünyayla olan bağımı kopardım. Yatmadan önce öylesine bir başlarım, yarım saat okur ve uyurum diye düşünmüştüm. Sonra bir baktım, ben iki yüzüncü sayfadayım ve saat sabahın dördü olmuş. Dört demişken... Four... Allah'ım! Uzun zamandır hiçbir kitap karakterini bu kadar çok sevmemiştim. Tris'i kendince sahiplenip koruyuşu, hazırcevaplığı, zekası ve o kötü çocuk havalarıyla unutulmayacaklar listesine adını altın harflerle yazdırdı. :D

Kitabın sonunu beğenmememin sebebi çok gerçekçi bulmamış olmam. Evet, Tris gerçekten güçlü bir karakter ama son yaşanılan ölümlerden sonra hiç duraklamadan, "ben devam etmeliyim"demesi pek inandırıcı değildi. Ama genelinin güzelliği düşünülünce sonu aklınıza bile gelmiyor. Benden beş yıldız aldı ve iki aydır elimin altında olmasına rağmen okumadığım için çok pişmanım. Serinin kilit olayını öğrendim ama araya birkaç değişik kitap sokup, okumaya devam edeceğim. 




Filme gelecek olursak... Bence son yıllarda yapılan en iyi kitap uyarlamalarından biriydi. Keşke kitabı okuduktan bir süre sonra izleseydim... Film ne kadar mükemmel olursa olsun kitabın tadını vermiyor ve ben daha kitabın etkisinden çıkamamışken filmi izledim. Haliyle biraz hayal kırıklığına uğradım. Ama aradan biraz zaman geçseydi, bayılarak izlemiş olacağıma eminim.

Her şeyden önce bana göre kadrosu çok iyiydi. Shailene, Theo, Kate Winslet, Maggie Q... Hepsini bir kenara bıraksak bile Theo'nun sesi yeterdi. :D

Özetle, hem okuyun hem izleyin arkadaşlar... Tabii, benim düştüğüm hatalara düşmeden. :D 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...